|
|
|
|
* * - MELEKLERİM - kurbağa
|
|
BONCUK İLE KURBAĞA
|
|
Açık şemsiyelerin altında yürüyen insanlar, yağmurla ıslanan sokaklardan hızlı adımlarla geçerek evlerine gidiyorlardı. Herkes ıslanmamak için çabalarken Boncuk, yağmur damlacılarının doldurduğu çukurların üzerinden atlıyor, ıslak kaldırımlarda dolaşıyor, belki bir oyun arkadaşı bulurum umuduyla etrafına bakınıyordu. Dalgın dalgın gezerken "Vırak vırak!" diye bir ses duydu.
Sesin geldiği tarafa doğru koştuğuna, yeşil renkli bir kurbağa gördü. Kurbağa da onu görünce, karnını davul gibi şişirdi. Nefes alıp verdikçe, çenesinin altı inip kalkıyordu.
Boncuk: "Neden derin derin soluyorsun kurbağacık? Karnın patlayacak. Duruver azı-cık, konuşalım birazcık!" dedi.
Kurbağa: "Düşmanlarımı korkutmak için böyle yapıyorum. Olduğumdan daha büyük görünerek, bir lokmada yutulmaktan kurtuluyorum. Seni de düşmanım sandım. Bu yüzden telaş- landım" dedi.
Boncuk: "Ben kurbağa yemem" diye gülümsedi. "Düşmanların benden korksunlar" diyerek pençelerini gösterdi. Oyun arkadaşı olursa sevineceğini söyledi.
Kurbağa da: "Birlikte oynayabiliriz" diye vırakladı. İki arkadaş yağmurun altında saatlerce oynadı. Boncuk oyuna kendisini öyle kaptırmıştı ki, üzerine bulaşan çamurların farkında bile değildi.
Kurbağa: -Bu kadar oyun yetmez mi kedi kardeş, bana bir şey olmaz ama sen hastalanırsın. Üstelik sırılsıklamsın, dedi. Vücudu yağmur damlalarıyla ve çamurla ağırlaşan Boncuk, önce silkelendi, ardından:
-Haklısın kurbağacık. Oyunu tadında bırakalım. Biraz geç oldu ama tanışalım artık, dedi. Benim adım Hıçkırık. Çok vırakladığım için ailem beni bu isimle çağırır. Ya seni?
Beni de Boncuk diye çağırır sevdiklerim. Sen bana, Hıçkırık diyebilirsin. Ben de sana Boncuk diyebilir miyim?
"Sende mi vıraklıyorsun! dedi kurbağacık. "Hayır" dedi Boncuk:
-Ben de çok miyavlıyorum. Haylazım, yerimde duramıyorum! İkisi de gülüştüler. Bir daha buluşmak üzere ayrılırken, ıslak sokakları yağmurla birlikte terkettiler.
|
|
|
|
|